Quantcast
Channel: Yeni Safak - Aktüel
Viewing all 32864 articles
Browse latest View live

Mavi Medrese açılışa hazır: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görmesini arzu ediyorlarMavi Medrese açılışa hazır: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görmesini arzu ediyorlar

$
0
0

Sivas'ta, Selçuklu Veziri Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından 1271 yılında yaptırılan tarihi Gök Medrese'deki restorasyon çalışmaları tamamlandı.

Adını üzerindeki gök mavisi renkteki çinilerden alan ve ''Mavi Medrese'' olarak da anılan 748 yıllık medresenin ayakta kalabilmesi için Vakıflar Genel Müdürlüğünün başlattığı kapsamlı restorasyon süreci sona erdi.

Gök Medrese'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kente ziyaretinde açılışının yapılması planlanıyor.

Çinilerin renginden dolayı Gök Medrese ismini aldı

Sivas Valisi Salih Ayhan, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, tarihi medresenin restorasyonunun tamamlandığını söyledi. Gök Medrese'nin çok önemli bir eser olduğunu vurgulayan Ayhan, tarihi yapının geçen zamana rağmen dimdik ayakta durduğunu belirtti.

Ayhan, restorasyonun yıllar sonra bitirildiğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:

  • "Çinilerinin renginden dolayı Gök Medrese ismini almıştır. Çinilerinden dolayı da ciddi manada bir eleştiri alınmıştır ama çinileri de şu an nakış nakış, ilmek ilmek dokunuyor, o da son noktaya geldi."

Gök Medrese'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kente ziyaretinde açılışının planlandığını dile getiren Ayhan, şunları kaydetti:

  • "Gök Medrese'nin son halini Cumhurbaşkanımızın görmesini çok arzu ediyoruz. Sivaslılar böyle bir tarihi eserin kimliğinin ortaya çıkmasından dolayı çok mutlular. Sivas Belediyesinin Kale Projesi alan açmasıyla beraber eser görkemiyle iyice ortaya çıkmış vaziyette.
  • Gök Medrese'de geçmişe dönük İslami Bilginler Müzesi çalışması olmuş. Kalkınma Bakanlığı ile görüşmeler yapılmış, Vakıflar Genel Müdürlüğü ile görüşmeler yapılmış bir noktaya gelinmiş ancak ikinci bir alternatif daha gündemde, Vakıf Müzesi olması. Yani aslına uygun bir şekilde teşhir edilmesi. Bir şeyin fikrinin ortaya çıkması güzeldir, imar edilmesi çok güzeldir, bir de imal edilmesi yani sürdürülebilir olması açısından çok önemli. Buranın sürdürülebilir olması lazım, yani binaya ruh vermek lazım. Bu ruhun da geçmişteki misyona uygun olması gerekiyor. Şimdi her iki düşüncede anlamlı, bunun kararını Vakıflar Genel Müdürlüğümüz verecek. En kısa zamanda da belki yaza kadar ne amaçla kullanılacağı ortaya çıkacaktır."

Restorasyonun tamamlanmasına az kaldı.

En seçkin eserlerden

Vali Ayhan, medresedeki restorasyonun ve çevre düzenlemesinin tamamlandığını, geriye sadece hangi maksatla kullanılacağına ilişkin kararın verilmesinin kaldığını ifade etti.

Selçuklu Veziri Sahip Ata Fahreddin Ali'nin 1271 yılında mimar Konyalı Kaluyan'a yaptırdığı Selçuklu mimarisinin en seçkin eserleri arasında yer alana Gök Medrese'de, İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğretim üyelerinden oluşan 8 kişilik heyet, Ağustos 1997'de fotogramik çekimler, röleve ve tespit çalışmaları ile restorasyona başlamıştı.

Cem Yılmaz'dan 'İyilik yaptım göstereyim' eleştirisine yanıt

Otelini sokakta kalan evsizlere açtı: Tüm ihtiyaçlarını karşılayacak


17 film Altın Ayı için yarışacak17 film Altın Ayı için yarışacak

$
0
0

Festival Direktörü Dieter Kosslick, Berlin'deki Basın ve Enformasyon Dairesinin salonunda düzenlediği basın toplantısında, 7-17 Şubat'ta yapılacak festivalin programı hakkında bilgi verdi.

Buna göre, festivalde bu yıl 74 ülkeden yaklaşık 400 film gösterilecek. Yarışma bölümünde yer alan 23 filmin 17'si "Altın Ayı" ödülü için yarışacak.

Türk yönetmen Emin Alper'in "Kız kardeşler" filminin yanı sıra Türk asıllı yönetmen Fatih Akın'ın "Altın Eldiven" (Der goldene Handschuh) filmi de büyük ödül "Altın Ayı"nın adayları arasında gösterildi.

"Kız Kardeşler" ve "Altın Eldiven" filmlerinin dünya prömiyerleri Berlinale kapsamında yapılacak. Açılışı Danimarka filmi yapacak. Berlinale'nin açılışını 7 Şubat'ta Danimarkalı yönetmen Lone Scherfig'in "The Kindness of Strangers" adlı film yapacak.

Jüri başkanı Juliette Binoche

"Altın Ayı" ve "Gümüş Ayı" alacak filmleri belirleyecek uluslararası jürinin başkanı ünlü Fransız oyuncu Juliette Binoche olacak.

Jüride ayrıca ABD'li film eleştirmeni Justin Chang, Alman oyuncu Sandra Hüller, Şilili yönetmen Sebastian Lelio, New York Modern Art Müzesi'nde yönetici olarak çalışan Rajendra Roy ve İngiliz oyuncu Trudie Styler bulunuyor.

Burak Çevik'in "Aidiyet" filmi forum bölümünde

"Forum" bölümünde Türk yönetmen Burak Çevik'in "Aidiyet" filmi de gösterilecek. "Perspektive Deutsches Kino" bölümünde ise Mehmet Akif Büyükatalay'ın "Oray" filmi yer alıyor. Söz konusu 2 filmin ilk gösterimleri de festivalde yapılacak.

Christian Bale, Bill Nighy ve Tilda Swinton gibi çok sayıda ünlü ismin katılacağı festivalde ödüller 16 Şubat'ta sahiplerini bulacak.

Mavi Medrese açılışa hazır: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görmesini arzu ediyorlar

Cem Yılmaz'dan 'İyilik yaptım göstereyim' eleştirisine yanıt

Necati Şaşmaz boşanıyorNecati Şaşmaz boşanıyor

$
0
0

Kurtlar Vadisi' dizinde canlandırdığı 'Polat Alemdar' karakteriyle ünlenen oyuncu Necati Şaşmaz, 2012 yılında Nagehan Kaşıkçı ile evlenmişti. Şaşmaz çiftinin evliliklerini sonlandırma kararı aldığı ortaya çıktı.

Daha önce de boşanacakları konuşulan Şaşmaz çifti iddiaları yalanlamıştı. Necati Şaşmaz ''İddialar asla gerçeği yansıtmıyor. Dizi öncesi bu tür karalayıcı haberlerin çıkması manidar'' şeklinde konuşmuştu.

Necati Şaşmaz ile Nagehan Şaşmaz 2012 yılında evlenmişlerdi.

Necati Şaşmaz kimdir?

Abdulkadir Şaşmaz'ın oğlu olan Necati Şaşmaz 15 Aralık 1971 tarihinde Elazığ'da Zaza kökenli Abdulkadir - Sahil Şaşmaz çiftinin oğlu olarak doğmuştur. Tam adı Muhammed Necati Şaşmaz'dır. Raci Şaşmaz ve Zübeyr Şaşmaz adında iki hardeşi vardır. Asıl mesleği turizmcilik olan Şaşmaz, eğitimini Kanada'da tamamladı.

ABD'de 6 sene kalan Şaşmaz, 2001 yılında bir süreliğine ailesini ziyarete geldiğinde geri dönüş uçak biletini 11 Eylül 2001 tarihine aldı. Amerika'da yaşanan saldırılar sebebiyle uçağı Amerika'ya varamadan geri dönen Şaşmaz,ailesinin çekinceleri ve ısrarı üzerine Amerika'ya dönmekten vazgeçti. Necati Şaşmaz hayatını Türkiye'de devam etme kararı aldı. Ankara'da sigorta acentesi açtı. Çok geçmeden Osman Sınav'la bir iş görüşmesine oturdu.

Osman Sınav'ın "Bir dizi düşünüyoruz, seni de baş rolde düşünüyorum" sözlerine, düşünmek istediğini söyleyen Necati Şaşmaz, bir ay sonra bu teklifi kabul etti. 2003 yılında gösterilmeye başlayan "Kurtlar Vadisi" adlı dizi filmde Necati Şaşmaz Polat Alemdar karakterinde rol aldı.

Türkan Şoray hayranı kadının vasiyeti şaşırtıyor

Necati Şaşmaz sözünü tuttu

Necati Şaşmaz'ın yeni dizisi Nöbet 7/24'ün oyuncu kadrosu açıklandı

Otelini sokakta kalan evsizlere açtı: Tüm ihtiyaçlarını karşılayacak

Aylık gelirinin bin lira olduğunu söyleyen Berkay: Arkadaşlar takılmayın bunlaraAylık gelirinin bin lira olduğunu söyleyen Berkay: Arkadaşlar takılmayın bunlara

$
0
0

Yaşadıkları kavga sonrası davalık olan futbolcu Arda Turan ile şarkıcı Berkay Şahin, müşteki-şüpheli olarak yargılanacakları dava kapsamında hakim karşısına çıktı. Duruşmada kimlik tespiti yapılan Arda Turan, aylık gelirinin 300 bin lira olduğunu söylerken, şarkıcı olduğunu belirten Berkay Şahin ise bin lira aylık geliri olduğunu ifade etti.

Ünlü şarkıcının gelir beyanı olay oldu. Sosyal medyada en çok konuşulanlar arasına giren 'gelir beyanı'na Berkay'dan açıklama geldi. Kişisel ınstagram hesabından açıklama yapan Berkay şunları söyledi:

  • "Arkadaşlar bin TL gelire takılmışsınız ama onu benim neden söylediğim ortada. Bin TL kazanmadığımın herkes farkındadır. Öpüyorum, bunlara takılmayın, geçin gidin!"

Arda Turan ve Berkay ilk kez mahkemede

Video: Berkay Şahin adliyede

Kemoterapide saçlar artık dökülmeyecekKemoterapide saçlar artık dökülmeyecek

$
0
0

Kemoterapi gören onkoloji hastalarında travmaya yol açan saç dökülmesi, artık saç derisi soğutma yöntemiyle önlenebiliyor. Saçları korumak için buz kasklarını kullandıklarını belirten Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Tülay Akman, hastaya takılan buz kaskı ile yüzde 90 oranında başarı sağlandığını belirtti.

Kemoterapiden dolayı dökülen saçların hastaları ve çevresini etkilediğini belirten İzmir Kent Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Tülay Akman, “Bu cihaz erkek ve kadın tüm bireyler için önem arz ediyor. Özellikle kadınlar için saçlar daha önemli estetik kaygılar da oluyor. Ayrıca psikososyal açıdan da kanser hastalığının bir nebze çevreye de gösterdiği için saç dökülünce hastalar kendileri kabul etse de çevreden gelen tepkiler nedeniyle de biraz daha üzülebiliyorlar. Çocukları olan hastalar, çocuğunun kendisini öyle görüp hasta olacağını anlayacağı için daha tedirgin oluyor. Her aynaya baktığında kendisinin de bir parçasının olmadığını görmek, onları üzüyor. Bu cihazla kemoterapinin oluşturduğu saç dökülmesini önlüyoruz. Bu cihazın benzeri başı soğutma tedavileri Türkiye’de farklı merkezlerde uygulanmakta ama, bu cihaz en son teknolojiyle uygulanıyor. Yüzde 90 oranında başarı oranı bildiriliyor. Bu cihaz daha etkin soğutma yaptığı için daha yüksek başarı oranlarını bildiriliyor” dedi.

Buz kaskı ilacın saç derisine ulaşmasını engelliyor

Saç derisinin başa takılan buz kaskıyla önlendiğini kaydeden Doç. Dr. Akman, “Başa bir jelle şapka takılıyor. Bu şapkayla belli oranda ısı verilerek, sabit soğuklukta tutuluyor baş. Kemoterapi öncesi 11,5 saat önce soğutma başlatılıyor. Sonrasında da kemoterapi bittikten sonra da yaklaşık 11,5 saat hastanın saç yapısı, aldığı kemoterapiye bağlı değişen oranlarda bu başlık kafasında tutuluyor, 34 saatlik bir tedavi oluyor. Etki mekanizması olarak baktığınızda saç derisi hızlı üreyen, canlı hücrelerden oluşan bir yapı. Kemoterapi de hızlı üreyen hücreleri etkiliyor ve saç da bunlardan biri. Cihazla baştaki saça giden kılcal damarlarda kasılma oluşturarak damarlanmasını önlüyor ve ilacın uç kısımlara saç derisine ulaşmasını engelleyerek, etkisini gösteriyor. Bu şekilde kemoterapi saç köklerine etki etmediği için hastaların saçları dökülmüyor” ifadelerini kullandı.

Hastaların üşüme hissi ve baş ağrısı dışında herhangi bir şikayet bildirmediklerini belirten Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Tülay Akman, cihazın başka bir bir yan etkisi olmadığını ifade etti.

Kemoterapide dökülen saçlar için kullanılan peruk gibi uygulamalarla kıyaslandığında maliyetin makul olduğuna değinen Doç. Dr. Akman, “Biz burada seans başına ücret alıyoruz. Eğer hasta ileriki dönemde memnun kalmazsa bırakma hakkını da onlara veriyoruz. Diğer peruk bakım paketleri ile kıyaslayınca bence çok da pahalı değil insanın kendi saçı bence pahal biçilmez. Seans başına kemoterapi bitene kadar 400 TL veriliyor. Eğer hastanın cayma durumu olursa da hastanın bırakma hakkı var. Ücreti paket olarak değil seans başına alıyoruz” dedi.

“Çocuklarım saçlarım döküldüğünde çok etkilendi”

4 yıldır kanser tedavisi gören Gülçin Ayhan da cihazın hastalar için büyük moral olacağını söyleyerek, “Bu cihazla ilgili daha önceden bilgim olsaydı kullanmak isterdim. Çocuklarım saçlarımın dökülmesinden çok etkilendi. Benim açımdan düşünürseniz sağlık daha önce geliyor ama çocuklarım ve çevremdekilerin etkilenmemesi için bu cihazı yüzde yüz kullanmak isterdim. Saçlarım bir kadın olarak benim için önemli” ifadelerini kullandı.

'Reçetelerin yüzde 87'si e-Reçete olarak düzenlendi'

'Gıda enflasyonunu popüler diyetisyenler tetikliyor'

Tarçın 257'nci öğrenci oldu


Babasının kartondan yaptığı harflerle okuma yazmayı öğrendiBabasının kartondan yaptığı harflerle okuma yazmayı öğrendi

$
0
0

Yalvaç'a bağlı Yukarıkaşıkara köyünde 3 çocuklu çiftçi ailenin ortanca çocuğu Elif Öztürk, anne karnında yüksek göz tansiyonu nedeniyle görme engelli doğdu. Elif Öztürk için ailesi çeşitli doktorlara başvurdu ancak tıbbi müdahaleyle iyileşmesi mümkün olmadı.

Kendisinden 1 yaş küçük erkek kardeşi okula başlayınca Elif Öztürk de okula gitmek istedi ancak çeşitli nedenlerle bu mümkün olmadı. Okula gitme isteğini gerçekleştiremeyen Elif Öztürk, babası Mehmet Öztürk sayesinde hayallerinin birini gerçekleştirdi. Önceleri kalemle babasından harflerin yazılışını öğrenen Elif Öztürk, daha sonra babasının karton kutuları keserek yaptığı harflere dokunarak okuma yazma öğrenmeyi başardı. Doğduğunda tamamen karanlık bir dünyaya gözlerini açan ve 1 gün bile okula gitmeyen Elif Öztürk, babasının ve ailesinin desteğiyle 21 yaşında hayalleri olan bir genç kıza dönüştü.

Babasının karton kutuları keserek yaptığı harflere dokunarak okuma yazma öğrenmeyi başardı.

Şiir kitabı çıkaracak

Şimdi her istediğini yazabilen, resim çizebilen Elif Öztürk, 15 Temmuz darbe girişiminden etkilenerek şiir yazmaya yöneldi. Bugüne kadar 28 şiir yazan Elif Öztürk, şiir kitabı çıkarmak için de çalışmalarını sürdürüyor.

Kardeşi okula başlayınca özendi

Kardeşi okula başladığı dönemde kendisinin de okumaya özendiğini söyleyen Elif Öztürk, "Kardeşim okula başladığı gün 'ben de okula gideceğim' diye tutturdum. Bu mümkün olmayınca babam bana yazı yazma konusunda yardımcı olmaya başladı. Pastel boyalarla elimden tutarak harflerin yazılışını gösteriyordu. Daha sonra makasla mukavvalardan harflerin kalıplarını çıkardı ve harfleri öğrendim" dedi.

Ev işlerine de yardım oluyor.

Meşhur olmak istiyor

Yazmayı iyice öğrendiğini, 15 Temmuz darbe girişiminden etkilenerek ilk şiirini kaleme aldığını anlatan Elif Öztürk, 28'inci şiirini tamamladığını ve bir gün mutlaka şiir kitabını bastıracağını aktardı. Şiirin yanı sıra şarkı sözleri yazdığını da kaydeden Elif Öztürk, bunların tüm Türkiye'ye yayılmasını istediğini belirtti.

Yazdığı şiirler ve şarkı sözlerini engelliler için verilen konuşan cep telefonu sayesinde bir sosyal medya platformunda paylaştığını anlatan Elif Öztürk, "Bir gün meşhur olmak istiyorum. Bunun nedeni de tüm zorlukların aşılabileceğini herkese göstermek" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı ile tanışmak istiyor

Isparta'da üye olduğu bir engelli derneği vasıtasıyla kendisine konuşan cep telefonu ulaştırıldığını da kaydeden Elif Öztürk, "Cumhurbaşkanımız engellilere yönelik bu telefonu hediye ettiği günden bu yana çok işimi kendim yapmaya başladım. Kendisini çok seviyorum ve tanışmak istiyorum. 2-3 kez mektup yazdım" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a mektuplar yazdı.

Baba Öztürk: Onun kalp gözü açık

Baba Mehmet Öztürk (48), kızının çok iyi kalpli olduğunu ve öğrenmeye istekli olduğunu belirterek, şöyle dedi:

  • "Kızım kardeşi okula başlayınca merak duygusu uyandı ve yazı yazmak istedi. Ben de kendisine 'şöyle yap, böyle yap' diye göstermeye başladım. Kartonlardan harf kesip, onları farklı renklere boyayıp öğretmeye başladım. Çok çabuk öğrendi. Gözleri görmüyor ama onun kalp gözü açık. Her konuda kızıma sonuna kadar destek olacağım."

Ev işlerinde yardım ediyor

Anne Sultan Öztürk, kızının hiçbir engel tanımadığını anlatırken, kendisine ev işlerinde yardımcı olduğunu söyledi. Anne Öztürk, "Elif evde temizlik yapar, toz alır, dışarıdan odun getirip, sobayı bile yakabilir. Hatta yemek yapmayı çok sever. Makarna ve patates yemeği en iyi yaptığı yemeklerdir" dedi.

Köy Muhtarı Veysel Bıçaklı da Elif'in azmi karşısında çok duygulandıklarını belirterek, "Elif kardeşimizi Sayın Cumhurbaşkanımızla mutlaka tanıştıracağız. İl Genel Meclisi üyelerimiz vasıtasıyla seçimlerden sonra kendisine ulaşıp, randevu isteyeceğiz. Elif için biz de elimizden gelen her türlü yardımı yapmaya hazırız" diye konuştu.

Necati Şaşmaz boşanıyor

Otelini sokakta kalan evsizlere açtı: Tüm ihtiyaçlarını karşılayacak

Türkan Şoray hayranı kadının vasiyeti şaşırtıyor

Koruyucu aile yanında kalan çocuk sayısı artıyorKoruyucu aile yanında kalan çocuk sayısı artıyor

$
0
0

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, "Bakanlığın aile odaklı hizmetlere verdiği öncelik ve koyduğu hedeflerle beraber, koruma altında olan çocuklardan koruyucu aile yanında olanların kuruluşta kalan çocuklara oranı ülke genelinde önemli bir artış kazandı. 10 ilde koruyucu aile yanında kalan çocuk sayısı kuruluşta kalan çocuk sayısını geçti" dedi.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca, koruma altında olan çocukların sıcak bir aile ortamında yetişmeleri için yapılan çalışma ve faaliyetlere devam ediliyor.

Yapılan çalışmalar sonucunda toplumda koruyucu ailelik konusunda bilgi sahibi olan kişi sayısı çoğalıyor, sosyal bir sorumluluk olarak görülebilecek bu hizmete yönelik bilinirlik ve farkındalık her geçen gün artıyor.

Koruyucu Aile Hizmetinde çocuk için hassas olan bir dönemde özenli davranılarak çocuğun bu dönemi örselenmeden geçirmesi ve normal hayatını devam ettirmesi amaçlanıyor.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk

Koruyucu aile sistemine ve illere göre koruyucu aile istatistiklerine ilişkin bilgi veren Bakan Selçuk, bBakanlığın e-Devlet ve internet sitesi üzerinden koruyucu aile olma başvurularının yapılabilmesine imkan sağlamasıyla daha kolay ve hızlı bir şekilde başvurular alındığını belirterek şöyle devam etti:

"2018'de elektronik ortamda toplam bin 809 kişi koruyucu aile ön başvurusunda bulundu. Yürütülen çalışmalar sonucunda 2018 yılı içerisinde Türkiye genelinde bin 230 koruyucu aile yanına bin 521 çocuk yerleşti.
  • Koruyucu aileler 10 ilde en büyük 'yuva' oldu
  • Her hafta ortalama 28-30 çocuğumuz yeni koruyucu ailelerimizin yanına yerleştirildi. Toplamda koruyucu aile sayısı 5 bin 288'e, koruyucu aile yanındaki çocuk sayısı ise 6 bin 465'e ulaştı. Bakanlığın aile odaklı hizmetlere verdiği öncelik ve koyduğu hedeflerle beraber, koruma altında olan çocuklardan koruyucu aile yanında olanların kuruluşta kalan çocuklara oranı ülke genelinde önemli bir artış kazandı. 10 ilde koruyucu aile yanında kalan çocuk sayısı kuruluşta kalan çocuk sayısını geçti."

Bakan Selçuk, Afyonkarahisar, Kahramanmaraş ve Kayseri'de koruyucu aile yanındaki çocukların oranı kuruluşta bakılanlara oranla yüzde 60'ı aştığını, Bolu, Manisa, Muş, Balıkesir, Hatay, Aksaray ve Osmaniye'de yüzde 50'nin üzerine çıktığını bildirdi.

İller arası eşleştirme yoluyla koruyucu aile hizmeti

Yeni bir uygulama olan iller arası eşleştirme yoluyla da koruyucu aile hizmeti yürütüldüğünü anlatan Selçuk, "Kahramanmaraş, iller arası çocuk yerleştirme işlemlerinde koruyucu aile hizmetinde başı çekiyor. İstanbul'dan 9, Adıyaman'dan 3, Gaziantep'ten 3 ve İzmir'den 1 olmak üzere toplam 16 çocuk iller arası eşleştirme yoluyla Kahramanmaraş’taki koruyucu ailelerin yanına yerleştirildi" bilgisini verdi.

Başarı sağlayan ilk üç il Erzincan, Kahramanmaraş ve Afyon

Bakan Selçuk, 0-6 yaş aralığında koruyucu aile yanında bin 870 çocuğun bulunduğunu belirterek, "Koruyucu aile olabilmek için gerekli şartlar arasında yer alan 25-65 yaş aralığındaki il nüfuslarına oran yapıldığında 2018 yılı koruyucu aile yerleştirmelerinde başarı sağlayan ilk üç il Erzincan, Kahramanmaraş ve Afyon oldu" diye konuştu.

Bununla birlikte ailelere çocuk başına ayda ortalama sağlanan destek, bu yılın başında yeni katsayılar uygulanarak ortalama bin 485 lira oldu. Ödemeler, yaş gruplarına göre değişkenlik gösteriyor.

Ayrıca ailelerin, genelde de annenin isteğe bağlı sigorta primleri ödeniyor. Koruyucu ailelerden 2 bin 36 kişiye isteğe bağlı sigorta pirim ödemesi yapılıyor.

Engelli çocukları da kapsıyor

Koruyucu aile hizmetinden engelli çocuklar da yararlanıyor. Koruyucu ailelerin yanında 684 engelli çocuğa bakılıyor. Koruyucu aile ödemeleri ise 1,5 kat artırımlı olarak ödeniyor.

Koruyucu ailelere aile içi iletişim, çocukların uyum sorunları, bakımı ve yetiştirilmeleri konularında eğitimler veriliyor. Çocuklar aile yanına yerleştirildikten sonra ilk bir yılda her ay, ikinci yıldan itibaren ise 3 ayda bir yerinde sosyal çalışma görevlilerince ziyaretler yapılıyor. Bu ziyaretlerde çocukların psiko-sosyal gelişimleri, eğitime devam durumları değerlendiriliyor.

Evlat edinme ile koruyucu aile arasındaki fark

Koruyucu aileliğinin ne olduğunun anlaşılması ve hizmetin tanıtımı amacıyla 2014 yılında bilgi vermek amaçlı internet sitesi oluşturuldu.

Bu kapsamda, bugüne kadar bu siteyi 4 milyon 651 bin 630 kişi ziyaret etti. İnternette ve tüm ülke genelinde yapılan tanıtım çalışmaları ve koruyucu aile hizmetinin yaygınlaşmasıyla birlikte toplumun koruyucu ailelik hakkındaki bilgi düzeyi önemli düzeyde arttı.

Bununla beraber vatandaşlar arasında evlat edinme hizmeti ve koruyucu aile hizmetinin farklarının ne olduğu konusunda karışıklık yaşanabiliyor. Evlat edinme hizmetinde aile, evlat edinme yolu ile hukuksal bir süreci tamamlayarak velayet hakkını alırken, koruyucu aile sisteminde aile çocuğun bakım, yetişme ve eğitim sorumluluğunu devletle paylaşıyor.

Reyting kurbanı oldu

Haluk Levent Cem Yılmaz'ı AHBAP gönüllüsü ilan etti

Akıl hastasının böbreğini naklettiler

Şikayetlerden bıkınca ayarlanabilir ayak aldı: İzlemek için geliyorlarŞikayetlerden bıkınca ayarlanabilir ayak aldı: İzlemek için geliyorlar

$
0
0

Zile ilçe merkezinde yaşayan Tayfun Eryılmaz, bir yıl önce oto yıkama dükkanı açtı. Bir süre sonra minibüs tarzı araçların sahiplerinden araçlarının üst kısımlarının iyi yıkanmadığına yönelik şikayetler almaya başladı. Bunun üzerine Eryılmaz, internetten araştırma yapıp, ayarlanabilir ayak aldı.

Eryılmaz, boyu yüksek araçları, ayarlanabilir ayak takarak yıkamaya başladı. Bu yöntem ilçede ilgi çekti. Gelen şikayetler nedeniyle böyle bir yönteme başvurduğunu anlatan Tayfun Eryılmaz açıklamasını şöyle yaptı:

  • "Yüksek olan araçlarda tavan kısmının düzgün temizlenmediğini söylediler. Bunun üzerine ne yapabilirim diye düşündüm. Hakikaten araçlar boy seviyesinin üzerinde olduğu için bu ayakları bulduk. Bu ayaklar sayesinde yüksek olan araçların tavanlarını çok rahat bir şekilde temizleyebiliyoruz. Aynı zamanda oto kuaförü, pasta cila yaparken bu ayaklardan yardım alıyoruz.''

Ayak aparattan yardım alarak işini daha iyi yapıyor.

İzlemek için araçlarını getiriyorlar

Ayakların üzerinde yürümenin zor olduğunu söylen Eryılmaz, açıklamasına şöyle devam etti:

  • "Aracını yıkatmaya getiren müşteriler ayakları ilginç buluyor. Bunu izlemek için araçlarını yıkamaya getiren var. Kullanırken iki üç defa sendeleyip düştüm. Önce duvardan ya da herhangi bir şeyden tutunarak yürümeyi öğrenmek gerekiyor" diye konuştu.Müşterilerden Mustafa Sadık ise, "Buraya geldik, gördük. Çok enteresan, çok da ilgi çekici. Hizmetten memnunuz."

Gelen müşteriler hizmetten memnun.

Türkan Şoray hayranı kadının vasiyeti şaşırtıyor

Galeri: Ünlü komedyen sadece 2 soru sordu 17 bin çift ayrıldı



Yöresel lezzetler kadınları meslek sahibi yaptıYöresel lezzetler kadınları meslek sahibi yaptı

$
0
0

Kayseri’nin Kocasinan ilçesinde kadınlar, evlerinde yaptıkları yöresel yemekleri, belediye tarafından işletilen tesiste kent halkı ve şehir dışından gelen müşterilere sunuyor. Kocasinan Belediyesinin kent merkezinde işlettiği 2'si restoran olmak üzere 5 tesiste, ev kadınları istihdam ediliyor.

Evlerinde yaptıkları Kayseri mantısı, tepsi ve yağ mantısı, içli köfte, katmer, gül baklavası, nevzine gibi lezzetleri tesiste müşterilerin beğenisine sunan kadınlar, bu sayede ev ekonomilerine katkıda bulunuyor.

Kazandıkları paralarla çocuklarını okutuyor

Tesiste istihdam edilen Hatice Candan (39) belediyenin açtığı meslek edindirme kursuna katılıp aşçılık sertifikası aldığını söyledi. Bu sayede belediyenin "Kafe Sinan Hanımeli" adıyla işlettiği tesiste çalışmaya başladığını belirten Candan, "Ev ekonomisine katkıda bulunuyorum. İki çocuğum var, ikisi de okuyor. Çalışmamın onlara çok büyük katkısı oldu. Çocuklarımıza daha rahat bir hayat imkanı sunuyoruz." dedi.

Ev kadını Fatma Muratdağı da Kayseri’ye özgü yemekler yaptıklarını anlatarak, "Lezzetli, kaliteli ürünlerimiz var. Kursa katıldım, sertifika aldım ve burada çalışmaya başladım. Kadınlara güzel imkanlar sağlayan bir yer" diye konuştu.

Kayserililer misafirlerini tesise getiriyor

Tesis sorumlusu Çağlar Topal ise 25 ev kadınının tesislerde işe başladığını, bunlardan 5'inin belediyenin açtığı yemek kursunda sertifika aldığını dile getirdi.

Tesisteki yemeklere ilişkin olumlu dönüşler aldıklarını vurgulayan Topal, "Halkımız böyle bir tesis açıldığı için çok memnun. Kayseri lezzetlerini tadıyorlar. Buradaki lezzeti tadanlar, şehir dışından gelen misafirini burada ağırlıyor" dedi. Müşterilerden Billur Temel de böyle bir yerin açılmasından memnuniyet duyduğunu, yemekleri lezzetli bulduğunu söyledi.

İstanbul’dan gelen misafirlerine, Kayseri mutfağının lezzetlerini burada tattırdığını belirten Temel, "Çeşit çeşit mantılar, say say bitmiyor. Gözlemeleri çok güzel. Kadınların emeğine sağlık. Ev kadını oldukları ve yemekleri evlerinde yaptıklarından hijyene önem veriyorlar. Kadınların çalışması, yemeklere kadın eli değmesi çok hoşumuza gidiyor" ifadelerini kullandı.

Kemoterapide saçlar artık dökülmeyecek

Aylık gelirinin bin lira olduğunu söyleyen Berkay: Arkadaşlar takılmayın bunlara

Necati Şaşmaz boşanıyor

Özel günlerin tadımlık lezzeti: MırraÖzel günlerin tadımlık lezzeti: Mırra

$
0
0

Acı tadı nedeniyle "sıra dışı lezzet" olarak nitelendirilen kahve çeşitlerinden mırra, Güneydoğu Anadolu illerine gelen ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Mırranın yapımı, yeşil kahve çekirdeklerinin iyice kavrulup, havanda öğütülmesiyle başlıyor. Daha sonra "gümgüm" adı verilen büyük cezve içinde mangaldaki közde yaklaşık 2 saat kaynatılan kahve, belli aşamalarda telvesinden ayrıştırılıyor.

Kaynadığı sırada birkaç kez süzme, kahve ve su ekleme işlemi gören karışım, tortusundan ayrıldıktan sonra kaküle ile bir süre daha kaynatıldıktan sonra servis için bakır işlemeli, ibriğe benzeyen cezveye aktarılıyor. Bu işlemler dolayısıyla mırranın hazır hale gelmesi 3 saati aşıyor.

"Birlik duygusu pekiştiriliyor"

Geleneksel olarak kulpsuz, küçük tek bir fincan ile ikram edilen mırranın servisinde saygıya önem veriliyor. Mırra, yaşlıdan gence doğru sunuluyor, böylece birlik duygusunun pekiştiğine inanılıyor. Zahmetli yapımı nedeniyle her zaman bulunamayan, geçmişte düğün, taziye gibi özel günlerde ikram edilen mırra, talep üzerine artık kafe ve benzeri işletmelerde yer almaya başladı.

Merkez Artuklu ilçesinde Mehmet Öncel, tarihi Sokul Bakar Çarşısında otantik çay ocağında geleneksel şekilde mangal ateşinde yaptığı mırrayı müşterilerine sunuyor.

Özellikle kış aylarında mangal ateşinde bir yandan mırra pişirilirken, diğer yandan da dost sohbeti yapılıyor, türküler seslendiriliyor.

Zahmetli aşaması pişirme kısmı

Mırra ustası Öncel, kahve yapmayı babasından öğrendiği söyledi. Mırra yapımının diğer kahve çeşitlerine göre çok zahmetli olduğuna işaret eden Öncel, "Kahve, suyu ve kakuleyi eklediğimiz cezveyi odun ateşinde pişiriyoruz. Asıl zahmetli kısmı pişirme aşaması. Telvesini alıp süzüyoruz sonra tekrar pişirip telvesini alıyoruz. Daha sonrada kaynatıp kıvamına gelinceye kadar bekleyip ateşten çekiyoruz" dedi.

Hazır halde satışı da yapılmaya başlandı

Usta Rıdvan Garguli de mırranın daha önce düğün ve taziye gibi sadece özel günlerde ikram edildiğini ifade ederek, şehre gelen ziyaretçilerin talebi üzerine artık kafe ve benzeri işletmelerde de yapıldığını aktardı.

Kaynatılmış mırra satışına da başladıklarını vurgulayan Garguli, "Şişeyle satıyoruz, alan kişi sadece evine götürüp ısıtıyor ve içiyor" diye konuştu.

Mırra içmeyi çok sevdiğini belirten Halit Kuş ise "Bu çay ocağında mırra yapılan günleri iple çekiyorum. Mırra içmeyi tavsiye ediyorum, herkes bu tadı damağında hissetmeli" ifadelerini kullandı.

Tadına bakan hayran kalıyor

Turizm seyahat acentesi işletmecisi İsmail Sincar, kente gelen misafirlerin yöresel ürünlere ilgi gösterdiğini söyledi. İl dışından gelenlerin mırranın yapımının ve tadının çok merak ettiğini belirten Sincar, şöyle konuştu:

"Bu kahvemizin tadı çok güzel. Tek bir kötü yanı var o da bağımlılık yapıyor. Gelen bütün misafirlerimize ikram ediyoruz. İl dışından gelenler tadına bakıyor. Her tadına bakan da mutlaka hayran kalıyor." dedi.

Sinema bileti ile başka ürünün satışı birleştirilemeyecekSinema bileti ile başka ürünün satışı birleştirilemeyecek

$
0
0

Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Resmi Gazete'de yayımlandı.

Milli kültürün uluslararası tanıtımına katkı sağlar nitelikte olan dizi filmlerin desteklenmesi, sinema sektörünün uluslararası alanda rekabet gücünün artırılması ve Türkiye'nin film üretim merkezlerinden biri haline gelmesi amacı taşıyan kanun Resmi Gazete'de yer aldı. Kanuna göre, dizi film desteğinin yeni bir destek türü olarak eklenmesi sebebiyle "dizi film" tanımı yapılmasını öngörüyor.

Film öncesi reklamlar en fazla 5 dakika olacak

Sinema filmi öncesinde reklamların süresi en fazla 10 dakika, fragman gösterim süresi en az 3, en fazla 5 dakika olacak; sinema filmi gösterim arası 15 dakikayı aşamayacak.

Sinema salonu işletmecileri, sinema biletini içeren abonelik, promosyon, kampanya ve toplu satış faaliyetleri gerçekleştiremeyecek. Bilet ile mısır veya başka bir ürünün satışı birleştirilerek, yapılamayacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Oktay Kaynarca'ya reis esprisi

Arda Turan ve Berkay'ın davası ertelendi

Osmanlı’nın Venezuelalı paşası

Yarım asırlık kasabın koleksiyon merakıYarım asırlık kasabın koleksiyon merakı

$
0
0

Çocukluğundan beri antika eşyalara ilgi duyan ve koleksiyon yapmaya başlayan, yarım asırdır kasaplıkla uğraşan Hasan Hüseyinca, küçük bir müzede bulunabilecek kadar yüzlerce madalya, biblo ve tarihi eşya biriktirdi.

Kıyık Caddesi'nde kasaplık yapan Hasan Hüseyinca, günün büyük bölümünü dükkanının üst katındaki bürosunda "göz bebeklerim" diye tanımladığı tarihi objelerle ilgilenerek geçiriyor.

Stresini koleksiyonuyla atıyor

Aynı zamanda restoran işletmeciliği de yapan Hüseyinca, gazetecilere yaptığı açıklamada, yoğun iş stresini koleksiyonuna harcadığı zamanla attığını söyledi.

Osmanlı sultanları ve sultan eşlerinin biblolarını biriktirerek koleksiyon yapmaya başladığını belirten Hüseyinca, "Çocukluğumdan beri koleksiyon yapmayı seviyorum. Sahibi olduğum Osmanlı padişahları ve eşlerine ait biblolar, Kızıl Ordu madalyaları ve antika eşyaları yaklaşık 45 yıldır biriktiriyorum. Bu benim için bir yaşam tarzı haline geldi. Bu biblolar, madalyalar ve antika eşyalar benim göz bebeklerim." dedi.

Ne kadar para verilirse satmam

Hüseyinca, koleksiyonundaki objeleri satın almak için birçok kişinin para teklif ettiğini belirterek, "Bu parçalar benim evladım gibi. Koleksiyonumdaki eserler için birçok kişi para teklifinde bulunuyor. Ancak bunlar benim göz bebeğim. Ne kadar para verilirse verilsin bir tanesini dahi satmam.Torunlarımıza yadigar kalacak. Önümüzdeki süreçte bu eserlerin hepsini bir yerde sergilemeyi düşünüyorum. Amacım koleksiyonumu daha da büyütmek" diye konuştu.

Kardan kapanan yolu açtırmak için 'hasta var' diyorlarKardan kapanan yolu açtırmak için 'hasta var' diyorlar

$
0
0

Erzincan'da geçen yıl 112 Acil Çağrı Merkezine gelen 160 bin ihbardan yüzde 83'ünün asılsız olduğu, bazı kişilerin kardan kapalı köy yolunu açtırmak için "hasta var" ihbarında bulunduğu bildirildi. Erzincan 112 Acil Çağrı Merkezi Başhekimi Dr. Osman Kaan Çakır, gazetecilere yaptığı açıklamada, merkeze 2018 yılında yapılan ihbarları değerlendirdi.

İlçelerden yapılanlar da dahil geçen yıl merkeze il genelinde 160 bin çağrı aldıklarını kaydeden Çakır, ihbarların yüzde 83'ünün asılsız çıkmasından yakındı.

Çakır, "Erzincan 112 olarak 2018 yılında komuta kontrol merkezine 160 bin çağrı aldık. Bu 160 bin çağrının sadece 30 bini gerçek. 130 bin çağrı asılsız ihbarlardan oluşuyor. Bu da toplam oranda yüzde 17 çağrının bize gerçek vaka olarak bildirildiği, geri kalan yüzde 83'ünün asılsız ihbar olduğu gerçeğini yansıtıyor." dedi.

Asılsız çağrıların farklı saatlerde yapıldığını belirten Çakır, gündüzleri çocukların, geceleri ise alkollü kişilerin arama yaptığını ifade etti.

Köy yolunu açtırmak için 112'yi arıyorlar

112 Acil Çağrı Merkezinde görevli Meryem Kara da asılsız ihbarların kendilerini yormasının yanı sıra gerçek hastaları da mağdur ettiğine dikkati çekti.

Kara, gerçek hastalara ulaşabilmeleri için çağrıların önem arz ettiğini aktararak, "Şu an kış şartlarında olduğumuz için köylerden arayan bazı vatandaşlar 'hastamız var' deyip çok acil olduğunu söylüyor ama oraya çok zor şartlar altında ulaştığımızda ihbarın asılsız olduğunu anlıyoruz." diye konuştu.

Bu durumun hastaları mağdur ettiğini anlatan Kara, "Kardan kapanan köy yolunu açtırmak için 112'ye asılsız ihbarda bulunduklarını söylüyorlar. Asılsız ihbarlar yüzünden o ambulans, gerçekten ihtiyacı olan hastalara ulaşmamış oluyor." ifadesini kullandı.

Aileler, çocuklarının 112'yi meşgul ettiğini farkında değil

Görevlilerden Sudenaz Polat da gün içinde aldıkları çağrıların çoğunlukla asılsız olduğunu belirterek, şu bilgileri paylaştı:

  • "Aldığımız çağrılarda daha çok çocuklarla muhatap oluyoruz. Ailelerin bu konuda özellikle uyarılması gerekiyor. Telefonu eline verdikleri çocukların 112'yi aradığının bile farkında olmayan aileler var. Bilinmeyen numaraları sormak için çok aranıyoruz. Hastane numaraları, nöbetçi eczanenin sorulduğu çok çağrılar alıyoruz."

Polat, ilginç çağrılar da aldıklarını ifade ederek, "Mesela aradığında 'Burada çok ölü var' diye çok panik şekilde vaka bildirir gibi arayan kişiye 'neredesiniz' diye sorduğumuzda 'Burası mezarlık' yanıtını verip telefonu kapatıyor. Bu tip ilginç olaylar da yaşıyoruz." dedi.

Gizli tehlike: Kırık kalp sendromuGizli tehlike: Kırık kalp sendromu

$
0
0

Medicana Sivas Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. İsmail Erdoğu, kırık kalp sendromunun özellikle genç yaştaki kadın hastalarda görüldüğünü belirterek üzüntülü ya da beklenmeyen bir olay sonrası gelişen sendromun ölümcül olabileceğini belirtti. Erdoğu, “Kırık kalp sendromu genç yaşta özellikle bayan hastalarda meydana gelen bir sendromdur. Üzüntülü ya da beklenmeyen bir olay sonrasında oluşan kalp krizini taklit eden bir durumdur. Tehlikeli bir durumdur. Bu hastalar göğüste ağrı, nefes darlığı ve bazen ani ölümler gibi durumlarla karşılaşabiliyorlar. Hastaların karşılaşmış olduğu şikayetler kalp krizine çok benziyor. Hastaların göğsü ağrıyor nefesi daralıyor, genel durumlarında kötüleşme meydana geliyor. Acillere müracaat ettiklerinde yapılan tetkiklerinde hem EKG bozukluğu hem de kanda bozulma gibi bir tabloyla karşılaşıyoruz. Bu hastalar bizim açımızdan ilk etapta kalp krizi gibi değerlendiriliyor ve hastaları erken anjiyo alıp damarlarına bakıyoruz. Damarlarına baktığımızda bu hastalarda gördüğümüz, damarlarda tıkanma olmadığıdır. Bu hastalarda süreç içerisinde kalp rahatsızlığı, ritim bozukluğu, solunum ya da kalp durması meydana gelebiliyor" dedi.
Gençlerde sıklıkla görülüyor

Erdoğu, kırık kalp sendromunun özellikle gençlerde görüldüğünü ifade ederek, “Başlatan sebepler çoğunlukla beklenmeyen ani meydana gelmiş vücudun ve psikolojik sistemin uygun olmadığı insan kayıpları, hastalıklar, beklenmeyen birtakım haberleri duymak gibi gelişmeler olabilir. Genç insanlarda ortaya çıkan bir durumdur. Bu hastaların hastaneye erken müracaat etmeleri oldukça önemli. Erken anjiyolarını yapmak da oldukça değerli çünkü gereksiz ilaç tedavisinden korunmuş oluyorlar. Eğer anjiyoları yapılmazsa bu hastalar halen daha kalp kriziymiş gibi tedavi ediliyorlar. Gereksiz kan sulandırıcılar almak zorunda kalıyorlar. Dolayısıyla hastalara ilk etapta kalp krizi gibi davranmak, anjiyosunu yapmak, gereken önlemleri almak oldukça değerli. Eğer damarları açık çıkarsa bu hastaların kırık kalp sendromundan şüphelenmek önemli" dedi.


Kırık kalp sendromundan hastaların korunmasının mümkün olduğunu belirten Erdoğu, “Belki önlemenin en önemli yolu bu tarz beklenmeyen olaylara maruz kalmış insanların teskin edilmesi, teselli edilmesi, ortamdan uzaklaştırılması, ilgi ve alakaların başka yöne kaydırılması. Birtakım çevresel etmenlerle veya kişilerin ailesinin, çevresinin destekleri ile bu tarz bir hastalıktan kişiler korunabilir. Kırık kalp sendromu çoğunlukla bayanlarda özellikle meydana gelen, çoğunlukla yaz aylarında oluşan bir hastalık. Göğüs ağrısı olduğunda dikkatli takip etmek ve bir an önce hastaneye müracaat etmek oldukça önemli. Bu hastalıktan kaynaklı ölüm riskleri var, özellikle klinik durumu aynı kalp krizine benzediği için ritim bozuklarının ani kalp de durma gibi bir takım durumların bu hastaların başına gelme gibi olasılığı söz konusu. Çok ağır olgularda kalıcı kalp yetersizliği meydana gelebiliyor" dedi.

Reyting uğruna hekimler itibarsızlaştırılıyorReyting uğruna hekimler itibarsızlaştırılıyor

$
0
0

Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu Başkanvekili Prof. Dr. Serkan Topaloğlu, Sağlık Bakanlığı, RTÜK ve medya temsilcileri ile akademisyenlerin katıldığı "Sağlık İletişimi ve Medya" konulu toplantıyla ilgili bilgiler verdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kurulun ilk toplantısında sağlık iletişiminde medyanın önemine dikkat çektiğini belirten Topaloğlu, şunları söyledi:

"Sayın Cumhurbaşkanımızın sağlık alanındaki bilgiyi medya kanalıyla doğru bir şekilde vatandaşlarımıza ulaştırılmasının önemine işaret etmeleri üzerine, sağlık programları ve sağlık haberleri yoluyla halkın doğru bilgilendirilmesi konusu tüm yönleriyle istişare edildi."

Vatandaşların, sağlıkla ilgili bilgiye yüksek oranda medya ve internet aracılığıyla ulaştığını vurgulayan Topaloğlu, hastaların medyadan elde ettikleri bilgi üzerine doktorlarına danışmadan ilaçlarını kullanmaktan vazgeçme veya tedavilerini değiştirme oranının yüksekliğini vurguladı.

Yanlış bilgi insanların canlarını tehlikeye atıyor

"Bazı yayınlarda kişilerin doktora başvurmadan kendi kendine tanı koymasına neden olacak yönlendirmeler yapıldığı, reyting ve popülerlik uğruna bilim insanlarının ve hekimlerin itibarsızlaştırıldığı, hatta hekime yönelik şiddeti artırdığı kanaatindeyiz." diyen Topaloğlu, şunları kaydetti:

  • "Önemli bir sağlık bilgi kaynağı olarak kabul edilen medya, doğru kullanıldığında toplum sağlığına olumlu katkılar sunabilecekken, yanlış kullanıldığında ise toplum sağlığını olumsuz etkileyebilir. Sağlık konusunda bilimsel kanıttan yoksun, yanlış, eksik ya da söylenmeyen bir bilgi insanların canlarını bile tehlikeye atabilir. Dolayısıyla, sağlık iletişiminde medyanın gücünü kabul edip, bu gücü doğru kullanarak, 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' düsturuyla halkın sağlığını geliştirecek politikalar üretmek, hem görevimiz hem de milletimize karşı sorumluluğumuzdur."

"Çalışmalarımızı içeren rapor tamamlanmak üzere"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hassasiyet gösterdiği ilgili konuda, daha sağlıklı ve bilinçli bir toplum olma yolunda bilim insanlarına, hekimlere, kurumlara ve medyaya büyük görev düştüğüne işaret eden Topaloğlu, "Bu doğrultuda Cumhurbaşkanımızın talimatıyla sağlık ve medya okuryazarlığının artırılması, öz denetim ve iş birliği konusunda sağlık haber kaynaklarına, medyaya ve topluma yönelik çalışmalarımızı içeren rapor tamamlanmak üzere olup, bundan sonra da konunun takipçisi olacağımızı ifade etmek isterim." şeklinde konuştu.


Çamurdan kurtulacaklarÇamurdan kurtulacaklar

$
0
0

Projeyi Yeni Şafak’a anlatan, Uluslararası Mülteci Hakları Derneği Başkanı Av. Uğur Yıldırım, “Bölgedeki öğretmenler ve yetkililerle ilgili şöyle bir talep bize ulaştı: ‘Okullarımız çadırdan ve zeminleri de topraktan oluşuyor. Yağış olduğu zaman sınıflar dahi çamur içerisinde kalıyor. Çocuklar çamurun içinde ders görüyorlar. Bu nedenle bize kilit taşı döşemek suretiyle yardımcı olabilir misiniz?’ Bu çok masumane bir talepti. Bu noktada tüm halkımızın hayırseverliği bu konuda da göstereceklerini düşünüyoruz” dedi.

OKULA GELEMEYENLER VAR

  • Bölgedeki sınır kamplarındaki okullardan sorumlu İngilizce öğretmeni Muhammet Büstağni, “6 yıl boyunca Türkiye’de kalıp üniversite eğitimimi tamamladım. Savaş başladığından beri çocuklar zor şartlar altında kaldıkları için çocuklar okula gitmiyordu. Bu nedenle bölgeye dönüp çocuklara öğretmenlik yapmaya başladım. Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı tarafından müfredatımız yenilendi. 20 kişilik sınıflarda eğitim veriyoruz. Kamplar Türk STK’larının desteğiyle kuruldu. Ancak bu zorlu hava şartlarında sınıflarımız yollarımız çamur. Bu yüzden okula gelmeyen öğrenciler var” dedi.

16 aylık Miraç ilik bekliyor

Koruyu aileler en büyük yuva olduKoruyu aileler en büyük yuva oldu

$
0
0

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, koruyucu aile sistemine ve illere göre koruyucu aile istatistiklerine ilişkin bilgi verdi. Bakanlığın e-Devlet ve internet sitesi üzerinden koruyucu aile olma başvurularının yapılabilmesine imkan sağlamasıyla daha kolay ve hızlı bir şekilde başvurular alındığını belirten Selçuk, sonrasında sürecin hemen başladığını ifade etti. Selçuk, sözlerini şöyle sürdürdü: “2018’de elektronik ortamda toplam bin 809 kişi koruyucu aile ön başvurusunda bulundu. Yürütülen çalışmalar sonucunda 2018 yılı içerisinde Türkiye genelinde bin 230 koruyucu aile yanına bin 521 çocuk yerleşti. Her hafta ortalama 28-30 çocuğumuz yeni koruyucu ailelerimizin yanına yerleştirildi. Toplamda koruyucu aile sayısı 5 bin 288’e, koruyucu aile yanındaki çocuk sayısı ise 6 bin 465’e ulaştı. Bakanlığın aile odaklı hizmetlere verdiği öncelik ve koyduğu hedeflerle beraber, koruma altında olan çocuklardan koruyucu aile yanında olanların kuruluşta kalan çocuklara oranı ülke genelinde önemli bir artış kazandı. 10 ilde koruyucu aile yanında kalan çocuk sayısı kuruluşta kalan çocuk sayısını geçti” Bakan Selçuk, Afyonkarahisar, Kahramanmaraş ve Kayseri’de koruyucu aile yanındaki çocukların oranı kuruluşta bakılanlara oranla yüzde 60’ı aştığını, Bolu, Manisa, Muş, Balıkesir, Hatay, Aksaray ve Osmaniye’de yüzde 50’nin üzerine çıktığını bildirdi.

İLLER ARASI EŞLEŞTİRME YOLUYLA KORUYUCU AİLE HİZMETİ

  • Yeni bir uygulama olan iller arası eşleştirme yoluyla da koruyucu aile hizmeti yürütüldüğünü anlatan Selçuk, “Kahramanmaraş, iller arası çocuk yerleştirme işlemlerinde koruyucu aile hizmetinde başı çekiyor. İstanbul’dan 9, Adıyaman’dan 3, Gaziantep’ten 3 ve İzmir’den 1 olmak üzere toplam 16 çocuk iller arası eşleştirme yoluyla Kahramanmaraş’taki koruyucu ailelerin yanına yerleştirildi” bilgisini verdi. Bakan Selçuk, 0-6 yaş aralığında koruyucu aile yanında bin 870 çocuğun bulunduğunu belirterek, “Koruyucu aile olabilmek için gerekli şartlar arasında yer alan 25-65 yaş aralığındaki il nüfuslarına oran yapıldığında 2018 yılı koruyucu aile yerleştirmelerinde başarı sağlayan ilk üç il Erzincan, Kahramanmaraş ve Afyon oldu” diye konuştu.

Çamurdan kurtulacaklar

Hasan Ocaklı Hakk’a yürüdüHasan Ocaklı Hakk’a yürüdü

$
0
0

Rahatsızlıkları nedeniyle bir süredir tedavi gören merhum Ocaklı’nın cenaze namazı ikindi namazına müteakip İstanbul Fatih Camii’nde kılındı. Ocaklı’nın cenazesi toprağa verilmek üzere Konya’nın Beyşehir ilçesine gönderildi.

Doğanbey’de 1989-2009 yılları arasında 20 yıl belediye başkanlığı yapan Ocaklı, 15 Temmuz 2016’de FETÖ darbe girişimi sırasında İstanbul Valiliği’ni savunan isimlerin başında geliyordu.

Yılmaz Özdil'in 2 bin 500 TL'lik kitabı çalıntı çıktıYılmaz Özdil'in 2 bin 500 TL'lik kitabı çalıntı çıktı

$
0
0

Ünlü yazar Yılmaz Özdil'in geçtiğimiz günlerde 2 bin 500 TL'den satışa sunduğu kitabına, Anıtkabir Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ali Güler kitabın kendilerinin makalelerinden alıntılandığını ifade ederek tepki gösterdi.

Kaynakçasız birebir kopyaladı

Yılmaz Özdil'in çıkarttığı 1881 limitli kitabının 2 bin 500 liraya satılması bir yana, en çok gündem olan konulardan biri de kitabın kaynakçasız oluşuydu.

Kitabın içindeki bilgilerin teyidi noktasında birçok soru işareti sosyal medyada tartışma konusu olurken, Anıtkabir Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ali Güler, Yılmaz Özdil'in kitabındaki bilgilerin derneğin makalelerinden atıfsız ve kaynakçasız olarak birebir kopyalandığını açıkladı.

Üzerinde 10 yıl çalıştık demişti

Güler, "Yılmaz Özdil'in 498 sayfalık kitabında bizim eser ve makalelerimizden alınan ve ismimizden bahsedilmeyen, atıf yapılmayan, kaynakçada gösterilmeyen o kadar çok bilgi ve belge var ki... Sadece çok temel ve bariz olan 'aşırmaları' sizlerle paylaşmak istiyorum" paylaşımıyla Özdil'in makalelerinden kullandığı kısımları paylaştı. Özdil, kitabı için "Üzerinde 10 yıl çalıştık" ifadelerini kullanmıştı.

Yılmaz Özdil'in 2 bin 500 TL'lik kitabını 1 milyon TL'den satışa çıkardı

Türkan Şoray hayranı kadının vasiyeti şaşırtıyor

Galeri: Eğer haşladığınız yumurtalar grileşiyorsa dikkat


Yapımcı Mehmet Bozdağ: Engeller kalktıYapımcı Mehmet Bozdağ: Engeller kalktı

$
0
0

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde bir araya geldiği sinema sektörü temsilcileri, toplantıyı değerlendirdi. Diriliş Ertuğrul dizisinin de yapımcılığını üstlenen Mehmet Bozdağ, toplantıda bütün yapımcıların ortak bir kararda buluşmasının Türk sineması adına ümit verici olduğunu söyledi.

Bozdağ, Türk sinemasının geleceği açısından da önemli bir adım atıldığına işaret ederek, "Hem sektörün sorunları konuşuldu hem nasıl hareket edilmesiyle alakalı fikirler beyan edildi. Aslında sadece yasanın çıkması değil, Cumhurbaşkanımızın liderliği ve Kültür Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un sayesinde sektörün geleceğini konuştuk. Cumhurbaşkanının bu meseleyi ne kadar önemsediğini daha iyi görmüş olduk. Cumhurbaşkanlığı hükumet sistemine geçişle beraber birçok meselenin çok kısa sürede halledilmiş olduğunu gördük. Bunu birçok yapımcı arkadaş da beyan etti." ifadelerini kullandı.

Sinema ve dizi sektöründe en büyük engeller kalktı

Görüşmelerin gayet olumlu geçtiğini belirten Bozdağ, "Hem Kültür ve Turizm Bakanı hem de Sinema Genel Müdürü Erkin Yılmaz'ın büyük katkıları oldu. Biz bazı sorunlarımızı dile getirdik. Cumhurbaşkanımız da notlarını aldı ve ilgileneceğini söyledi." diye konuştu.

Mehmet Bozdağ, yapımlar için verilecek desteklerin de konuşulduğuna vurgu yaparak, şunları kaydetti:

"Zaten en önemlisi buydu. Cumhurbaşkanımız, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve sinemacıların ortak bir sinerjide buluşması, dertlerinin hemen hemen aynı olması, Türkiye adına bütüncül bir fotoğraf ortaya koydu. Bundan sonra da yapımcılar kendi aralarında da fikir alışverişinde bulunacaktır. İlerleyen süreçte çok büyük işlere imza atılacağını düşünüyorum. Yeni sinema yasasıyla sinema ve dizi sektöründe en büyük engeller kalktı."

Dizi ve sinema teşvikleri gündeme geldi

Payitaht Abdülhamid dizisinin yapımcısı Serdar Öğretici de önce Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'la, ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmeye geçtiklerini dile getirdi.

Sektörün her alanından isimlerin görüşmede yer aldığını vurgulayan Öğretici, "Asıl konu sinema tartışmaları üzerine çıkarılan kanundu ama o kanunda sadece sinema değil, dizilerle ilgili düzenlemeler de var. O konular üzerinden bir konuşma da oldu. Malumunuz TRT 1'de yayınlanan 'Payitaht Abdülhamid' dizimizin birçok ülkede hayran kitlesi oluştu. Bu ve benzeri dizilerin yurt dışında daha fazla ülkeye ulaşması, yapım kalitesini artırması çok önemli. Bu açıdan özellikle dizi ve sinema teşvikleri gündeme geldi." değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanlığı gücünü ve hızını gösterdi

Oyuncu Şoray Uzun da imzaladığı "Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"undan dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teşekkür ziyaretinde bulunduklarını aktardı.

Cumhurbaşkanının soğuk algınlığı kaynaklı hafif rahatsızlığına rağmen kendilerini kabul ettiğini aktaran Uzun, "Yaklaşık bir saat süren bir görüşme oldu. Son derece sıcak bir atmosferde, samimi geçen bir görüşmeydi. Tabii bu kadar komedyenin olduğu bir ortamda karşılıklı espriler kaçınılmaz oldu. Bu kadar kısa sürede bu önemli yasanın çıkarılabilmesi, Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin hızını ve gücünü göstermesi bakımından çok etkiliydi." değerlendirmesini yaptı.

Yılmaz Özdil'in 2 bin 500 TL'lik kitabı çalıntı çıktı

Türkan Şoray hayranı kadının vasiyeti şaşırtıyor

Viewing all 32864 articles
Browse latest View live